Malatya İstanbul’da yaşayan ve depremde ailesiyle birlikte evinde mahsur kalan Celal Güler, bir süre kaldığı Antalya’dan dönüşünde eşyalarının çalındığını anlayınca ağır hasarlı evine eşyalarını almak için gitti. . Güler, “Büyük bir şok yaşadık. Sadece eşyalarımız değil, anılarımız da gitti. Malatya’yı sevdiğimiz için geri döndük ama boşuna mı döndük?”
Kahramanmaraş Evinde ailesiyle birlikte ilk depreme yakalanan Celal Güler, hızla dışarı çıktı. İkinci depremde dışarıda olan Güler Ailesi, bir fabrikada üç gün kaldı. Daha sonra ailesiyle Antalya’ya giden ve oradaki bir akrabasının evinde kalan Celal Güler, Malatya’ya döndü. Battalgazi ilçesi Altunbaşak Sitesi’nde ikamet eden Celal Güler, bazı eşyalarını almak için ağır hasarlı binaya girdi. Evinin kapısının açık olduğunu gören Güler, içeri girdiğinde buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi, kombi, klima, petek ve bazı kişisel eşyalarının çalındığını gördü. Nefesi kesip şikayetçi olan Güler, ertesi gün evine gittiğinde kapının tekrar açık olduğunu gördü.
“Sadece eşyalarımız değil, anılarımız da gitti”
Celal Güler yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Birkaç gün fabrikada kaldıktan sonra Antalya’daki otel ve yurtların kapılarını depremzedelere açtığını söylediler. Uçakla Antalya’ya gittik. Antalya’da bir akrabamın evine gittim. Malatya’yı sevdiğimiz için döndük. buzdolabını, bulaşık ve çamaşır makinesini, kombiyi, petekleri, özel eşyaları, oğlumun grup kıyafetlerini ve eşimin eşyalarını talan ettiler. Büyük bir şok yaşadık. Sadece eşyalarımız değil, hatıralarımız da gitti. Döndük. çünkü Malatya’yı sevdik ama boşuna mıydık?” Benim evim 8. katta o eşyaları ancak 3-4 saatte indirebildiler. Asansör çalışmadığı için en az 5-6 kişi indirebilir. İlk kez yaşadığım şoktan sonra, ikinci kez geldiğimde kilitlediğim kapı hala açıktı. Dün kapıyı kapattık, bugün yine açıktı. Gibi. İlk hırsız gitti, ikinci hırsız geldi. Demek ki Malatya’da hırsız sayısı çok arttı. Devlet bu işe el atmalıdır. Ömrümüz bitti, evimiz, dükkânımız gitti. Sevgili Malatya’mızı yeniden kalkındırmak için döndük, esnafız ama ortada bir şey yok.”
